Bize Soykırımcı Diyen Popüler Dizi
top of page
  • Yazarın fotoğrafıYazar

Bize Soykırımcı Diyen Popüler Dizi

Bazı kitap, film, müzik v.b. sanat çalışmaları daha geniş halk kitlelerine hitap etme şansı bulurlar ve biz onları popüler diye sınıflandırırız. Bunu yaparken, kendi adıma söylemek gerekirse, biraz yukarıdan bakan bir tavır takınırım. Herkesin izleyip keyif aldığı ve üzerinde tartıştığı filmleri izlemek bana oldum olası vakit kaybı gibi görünmüştür.


Yaşımız ilerledikçe dünyaya bakışımız da değişiyor doğal olarak. Popüler işlere burun kıvırarak neler kaybettiğimi bundan 15 sene kadar önce fark ettim. Aslında geniş halk kitlelerine verilmek istenen bir mesaj varsa bu gibi işlerin biçilmiş kaftan olduğunu geç olsa da fark ettim.


Bu yazımızda son dönem izlediğim iki güncel dizi üzerinde biraz kafa yoralım istedim.



Dizi 1: Only Murders in The Building

Geçtiğimiz günlerde “Only Murders in The Building” i izlemeye başladım. Yıllarca filmlerini bayılarak izlediğimiz Steve Martin başrolleri Martin Short ve yeni dönem yıldızlardan Selena Gomez ile paylaşıyor. Dizinin konusu New York’taki aynı apartmanda yaşayan üç şehirli insanın gündelik yaşamlarına bakış ve gerçek bir cinayeti aydınlığa kavuşturma tutkusu olarak özetlenebilir. Maceralarını da takipçilerine podcast olarak sunmaya çalıştıklarını ayrıca belirtelim. (1)


Buraya kadar her şey güzel, dizide izleyiciyi yormayan ve eğlendiren hafif bir senaryo var. Zekice kaleme alınmış diyaloglar dikkat çekiyor.


Dün 6. bölümünü izlemek üzere ekran karşısına geçtiğimizde dizinin genel akışı ile pek de alakası olmayan, yapımcıların talebiyle sonradan eklenmiş gibi sakil duran bir sahneyi izleyince biraz şaşırdık. Yunan asıllı film yapımcısı rolünü oynayan oyuncuya, o ana kadar toplam göründüğü sahne sayısı bir ya da ikidir, uzun bir tirat yazılmış ve oynatılmış.


Tiratına şu şekilde başlıyor “Yunan ve Ermeni Soykırımını biliyor musunuz?” Ardından da büyükannesinin katliam yapan Türk askerlerinden kurtulmak için boynundaki altınları vererek Amerika'ya kaçış hikayesini anlatıyor.


Burada altı çizilmek istenen 1923 yılında karşılıklı anlaşma ile yapılan mübadeleden önce Türk devletinin soykırım yaptığı iddiasıdır. Kendilerine taraftar bulabilmek adına bunu Ermeni Soykırımı iddiası ile yan yana getirmeye çalışmışlar.


Koskoca Osmanlı İmparatorluğunun tasfiye edildiği dönemde yaşanan karışıklıklar ve bir takım üzücü olayları Nazi Almanya'sının yaptıkları ile aynı kefeye koymaya çalışmanın fanatiklik olduğunu düşünüyoruz ve tasvip etmiyoruz.


Tartışmaları halen süren ve kolay çözüme kavuşacak gibi görünmeyen bu gibi konularda böylesine kolay hüküm vermek çok anlaşılır bir tavır değildir. Dizinin yayın platformu olan Hulu’ nun bu gibi içeriklerle 80 milyonluk Türkiye pazarını elinin tersi ile ittiğini görmek de ilginç doğrusu. Hulu’ nun dünya pazarındaki bundan sonraki ticari seyrini merakla takip edeceğim.


Son olarak, kendimize de bu durumdan çıkaracağımız dersler olduğunu bilmemiz gerekir. Türkiye Cumhuriyeti dış politikada sendelemeye ve güçsüz bir görüntü çizmeye devam ederse torunlarımızın bizlerden çok daha fazla dertlerle boğuşacağı muhakkaktır.


Dizi 2: Foundation

Gelelim asıl konumuz olan teknolojiyi içeren diziye, Foundation’a. Dizi, yazımı 1942 – 1951 yılları arasında Isaac Asimov tarafından yazılmış bilim kurgu klasiği kabul edilen bir seriye dayanıyor. (3)


İlk iki bölümünü geçtiğimiz günlerde izleme şansını bulduğumuz dizi, içinde yaşamakta oldukları totaliter devletin yöneticilerine, yaptıkları matematiksel analiz ile yakında sistemlerinin tamamen çökeceğini söyleyen iki matematikçinin başlarının derde girmesi ile başlıyor. Psikohistori adını verdikleri analiz yöntemi ile insanlık tarihinden hareketle geleceği kestirebildikleri bir matematiksel yöntemden bahsediyorlar, ilginç.


Eserin kaleme alındığı tarih 1942. Bundan 80 sene önce büyük veri analizi gibi bir konu üzerinde düşünmüş ve öyküler kaleme almış bir bilim adamı olan Asimov’u bu vesile ile analım ve Apple TV de yayınlanmakta olan bu diziyi bilim kurgu meraklılarına tavsiye ederek yazımızı noktalayalım. (2)


Kaynaklar:


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page